Rektosel hastalığı özellikle sık ya da zorlu vajinal doğum yapmış olan kadınlarda görülüyor olsa da erkeklerde de ortaya çıkabiliyor. Bağırsağın son kısmı ile ön bölümünde yer alan organlar arasında bulunan tabakanın yırtılmasına yahut gevşemesine bağlı olarak ortaya çıkan bu hastalığı en genel şekli ile ‘bağırsak fıtıklaşması’ şeklinde tanımlayabiliriz. Rektoselin nedenlerine, tedavisine, kendiliğinden geçme olasılığına ve bu konuya dair merak edilen tüm hususlara değineceğiz. Ancak öncesinde ne gibi belirtiler gösterdiğini birlikte gözden geçirelim.
Yazı İçeriği
Rektosel Belirtileri Nelerdir?
Kimi zaman rektosel belirtileri çok daha az oranda hissedilirken kimi zaman daha şiddetli olabiliyor. Bir başka deyişle her hastada belirtilerin aynı düzeyde olması beklenmemelidir. Aşağıda bu hastalığın en yaygın görülen belirtilerine göz atabilirsiniz:
- Tuvaletini yapamama
- Tuvaletini yaparken güçlük çekme
- Cinsel ilişki esnasında ve sonrasında ağrı
- Vajinada sarkma varmış gibi bir his
- Vajinada dolgunluk hissetme
- Normalden farklı olarak parçalı bir şekilde dışkılama
- Sıklıkla ıkınma ihtiyacı hissetme
- Vajina bölgesinde basınç hissi olması
- Tuvalet sonrasında dışkılamayı tam olarak yapamamış olma hissi
- Bel bölgesinde ağrı
- Anormal vajinal kanama
- Makatta ağrı
- Makatta kanama
- Makattan aşağıya doğru bir kitle düşmüş ya da sarkmış hissi
- Leğen kemiği içerisinde baskı olması
- Sıklıkla gaz ve/veya dışkı kaçırma
Belirtiler, hastalığın ne oranda ilerlediğine bağlı olarak değişebiliyor. Başlangıç aşamasında ağrı şikayeti çoğunlukla olmaz. Ancak hastalığın ilerlemesiyle birlikte yaşanan sıkıntılara ağrı da eklenir.
Rektosel Sebepleri Nelerdir?
Farklı nedenlere bağlı olarak rektosel probleminin ortaya çıktığını belirtebiliriz. Rektumun ön duvarıyla vajinanın arka duvarı arasında kalan bölgede fıtıklaşma olması, sıklıkla gözlemleniyor. Bu hastalığın nedenleri mercek altına alındığında ise en çok dikkat çeken zorlu doğumlar oluyor. Bu doğumlar rektovajinal septum duvarında zayıflamaya neden olduğundan söz konusu hastalık da gelişebiliyor. Ancak genetik faktörleri de göz ardı etmemek gerekir. Doğuştan bu bölgenin zayıf olması da bu hastalığın nedenleri arasında bulunur. Tüm bunlarla beraber nedenlere dair aşağıdaki unsurlardan da söz edebiliriz:
- Sıklıkla ıkınma alışkanlığı
- Sıklıkla kabızlık sorunu yaşama
- Doğum sırasında meydana gelen organ yaralanmaları
- Doğumda forseps kullanımı
- Perine bölgesinde oluşan yırtıklar
- Doğum sırasında epizyotomi uygulanması
- Rahmin alınması
Kimi zaman daha spesifik nedenlerle de bu sorunun yaşanabildiğini söyleyebiliriz.
Bilginiz olsun –> Progesteron hormonu
Rektosel Tedavisi Nasıldır?
Elbette rektosel rahatsızlığı pek çok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle tedavinin de her hastada aynı şekilde uygulanması beklenmez. Tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesinde öncelikle hastanın şikayetlerinin ve hastalığın ne oranda ilerlediğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Özellikle hastada yarattığı şikayetlerin yaşam kalitesini ciddi düzeyde etkileyip etkilemediğinin dikkate alınması gerektiğini söyleyebiliriz. Bu arada rektoselin 3 farklı grupta ele alındığı bilgisini de aktaralım. Bunlar küçük, orta ve büyük şeklindedir.
Eğer bölgedeki fıtıklaşma 1 cm’den daha küçükse bu durumda ‘küçük’ olarak nitelendirilir. 2 cm ile 4 cm arasında olması halinde orta ve 4 cm’den daha büyük fıtıklaşmalar da büyük olarak değerlendirilir. Yapılan araştırmalar, küçük ve orta grubunda olan rektoselin hastalarda çok fazla şikayete neden olmadığını ortaya koyuyor. Ancak 2 cm’den büyük olduğunda artık bağırsak çıkışında da tıkanma sorunu baş gösteriyor. Bu da hastanın yaşam kalitesinin ciddi oranda olumsuz etkilenmesi anlamına geldiğinden mutlaka cerrahi müdahale yapılmasına ihtiyaç olur.
Rektosel Kendiliğinden Geçer Mi?
Hastaların sıklıkla sorduğu sorulardan biri de bu rahatsızlığın kendi kendine geçme olasılığı oluyor. Maalesef ilerlemiş durumda olan rektosel hastalığının kendiliğinden geçmesi pek olası değildir. Ancak diyet programları, doğru beslenme ve egzersiz gibi yöntemlerle hastaların şikayetlerinin azalması bir nebze de olsa mümkün olabilir. Elbette hastanın şikayetlerinin azalması, hastalığın geçtiği anlamına gelmiyor. Günde 6 bardak ile 8 bardak arasında bir oranda su tüketimi de son derece önemlidir. Bununla birlikte lif açısından zengin olan gıdaların mutlaka beslenme programına dahil edilmesi gerekir.
Dışkılama konusunda da hastaların bazı kritik noktalara dikkat etmesi gerekir. Örneğin 5 dakika çaba gösterilmesine karşın dışkılama mümkün olmadıysa daha fazla zorlamamak, ıkınmamak gerekiyor. Bir süre beklemek ve sonrasında yeniden dışkılamaya çalışmak daha doğru olacaktır. Uzun süreli ıkınmalardan kesinlikle kaçınmak gerekir.
Hastalar sıklıkla parmakla makat bölgesine müdahale etme yolunu seçebiliyor. Bu sayede dışkılamayı kolaylaştırmaya çalışıyor. Ancak bunun doğru olmadığını belirtmeliyiz. Makatı desteklemek için parmak kullanılabilir ancak parmağın makat içerisinde sokulması, daha farklı sağlık sorunlarına yol açabildiğinden uzak durulması gereken bir işlemdir.
Yine sıklıkla merak edilen hususlardan biri de Kegel egzersizleri oluyor. Pelvik taban bölgesinin güçlenmesini sağlayan bu egzersizlerin düzenli olarak hatta günde 300 defa yapılması, perine bölgesinin güçlenmesini sağlar. Bölgedeki kasların güçlenmesi ise hastaların şikayetlerinin azalmasına olanak tanıyabilir.
Rektoselin 3 cm’den daha büyük olması durumunda ise hastalarda ciddi şikayetler olabiliyor. Bu şikayetler dışkılama sırasında yaşanan zorluklar, bel ağrısı ya da vajinada dolgunluk hissi gibi önemli semptomlardır. Bununla birlikte cinsel ilişki sırasında ya da sonrasında ağrı gelişmesi şikayetinden de söz edebiliriz. Bu gibi durumlarda ameliyat kararı alınabilir ve bu sayede hastanın söz konusu sıkıntılardan kurtulması sağlanabilir.
İlginizi çekebilir –> Trikomonas vajiniti
Rektosel Sistosel Nedir?
Pelvik organlarda normal pozisyonun sapması ve organlardan bazılarının aşağı yönlü olarak yer değiştirmesidir. Bazı hastalarda pelvik organlarda fıtıklaşma da meydana gelebiliyor. Sistoselin meydana geldiği hastalar mevcut şikayetlere ilave olarak idrar kaçırma problemi de yaşayabiliyor.
Rektosel Ameliyatı Nasıl Olur?
Levatorplasti işlemi rektosel ameliyatında sıklıkla uygulanıyordu. Bu işlemde fıtıklaşmanın üst bölgesi dikiş atılarak kapatılıyordu. Ancak fıtıklaşmanın yeniden tekrarlıyor olması, cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olması gibi unsurlara bağlı olarak artık bu işlem tercih edilmemeye başlandı. Ameliyatta transperineal cerrahi ile çok daha başarılı sonuçlar elde edilebiliyor.
Bu teknikte minimal oranda dikiş uygulaması yapılıyor. Vajina ya da anal bölgeye bir müdahale yapılmıyor. En genel şekli ile bu teknikte makat girişiyle rahim ağzı arasındaki bölgeye yama yerleştirildiğini söyleyebiliriz. Pelvik organların da zarar görmesi durumunda tedavide bütünsel bir yaklaşım izlenmesi gerekiyor.
Rektosel Ne Sıklıkta Görülür?
Toplumda bu hastalığın görülme sıklığının % 60 dolaylarında olduğunu söylemek mümkündür. Hem ülkemizde hem de dünya genelinde her yıl bu hastalığa bağlı olarak çok sayıda ameliyat gerçekleştiriliyor. ABD’de yapılan ameliyat sayısı yılda 200 bin rakamını görüyor. Bazı ülkelerde vajinal doğumun daha sık tercih ediliyor olması, bu hastalığın daha sık yaşanmasını da beraberinde getiriyor.
Rektosel Tanısı Nasıl Konulur?
Öncelikle rektosel tanısı için kolonoskopi yönteminin tercih edilmediğini söyleyebiliriz. Halk arasında tanının ancak bu teknikle konduğu şeklinde bir düşünce hakimdir. Oysa tanı için yapılan işlem defekografi oluyor. Hastaya yapılan tetkikler ve muayene sonuçları da tanı konmasına yardımcı oluyor. Hekim tarafından anorektal vejinekolojik muayene yapılmasının da gerektiğini belirtelim. Böylelikle mevcut hastalığın tespit edilmesi sağlanıyor ve hemen uygun tedaviye geçiliyor. Konuyla ilgili sorularınızı yorum bölümüne yazabilirsiniz.
Merak edenler için –> Herpes
Detaylı bilgi için Özel Bahçelievler Kadın Hastalıkları ve Doğum Merkezimizi arayarak ulaşabilirsiniz.
Cep Tel: 0532 414 56 66
Ofis Tel: 0212 603 66 54
E-Mail: [email protected]